BYE İle 2020 Turu

BYE İle 2020 Turu

Bu yazı; Boş Yapma Enstitüsü’nde bir yıl içerisinde neler yaptığımızın bir nevi eskizi niteliğinde olacak. Hem kendime hem de sizlere birer hatırlatma ve anma niteliğinde olmasını çok isterim. Hep beraber geliştirdiğimiz bu podcast oluşumu, programcıları ve dinleyicileriyle var oluyor sonuçta. Kronolojik olarak yaptığım bu değerlendirme, sizlerin de bir yılına ışık tutacaktır.

1 Ocak’ta Boş Yapma’nın en çok dinlenen içeriklerinden birini yayınladık. Yıla “bomba gibi” bir giriş yapmışız yani. Fikirlerine çok fazla hürmet ettiğim Polat Öziş’in katkılarıyla Avrupa Yakası’nı konuştuğumuz bir Fanmade yaptık. Şahsen benim de çok keyif aldığım bir sohbet olmasının yanı sıra, siz dinleyiciler tarafından da çokça kabul gördü.

Fanmade’in hemen ardından, 2019’un ortalarında heyecanla başladığımız Erasmus Güncesi’ne yeni bir bölüm kaydettik. Bu bölümde de beraber podcast kaydetmekten çokça keyif aldığım Ediposis konuk olmuştu. Sonraki süreçte Erasmus hakkında anlatacaklarımızın bittiğini fark ettik ve ilk resmi finalimizi burada yaptık. Erasmus Güncesi artık kendi kanalında. Pek tabii Çağla ile ben mütemadiyen çene çalan insanlar olduğumuz için, yeni bir içeriğe girişmemiz kaçınılmazdı.

Buraya bir de Kapı Önü notu düşmek isterim. Çok güzel bir içeriğimizdi. Ancak elde olmayan nedenlerle sona erdi. Onu da anmadan geçmek istemiyordum. Çok güzel bir yolculuktu o da.

Pek tabii 2020’nin bir anlamı da Boş Yapma Enstitüsü’nün sene-i devriyesini tamamlamış olmasıydı. İkinci yılda da bir benzerini yapmak istediğimiz ve hala çok sevdiğimiz bir Bir Yaşında programı kaydettik. Muz Orta’nın, Kağıt Bilet’in origin storysi bu bölümde dillendirildi.

Birinci yıl özel bölümünden hemen sonra pandemi kavramıyla tanıştık. COVID’in bizleri evlere tıktığı döneme girmiştik ve bu dönemi dillendirmek istiyorduk. O dönemde her gün bir yayına kadar ulaştığımız yoğun bir trafiğe ulaştık. Pandeminin ilk dönemindeki ev ve Avrupa’da yaşanan pandemi deneyimlerini #EvdeKal’da değerlendirdik. 6 bölüm kaydettiğimiz bu içerik de kendi kanalında. Pandemi biteyazarken bir veya iki bölüm daha ekleyerek, final yapmayı hedefliyoruz.

Bu yılın hikayesinin büyük bir kısmını pandemi kaplıyor. Bu süreçte herkes kendine yeni uğraşlar edinmeye ya da eskiden kenarda kalan uğraşları gün yüzüne çıkarmaya verdi. Bazı hayatlar toparlandı. Bazıları kökten yıkıldı. İşte bu dönemde konuşmanın iyi geleceğini düşündük bizlere. En çok da bana. Farklı konularda ve farklı alanlarda kişilerin konuk olabileceği bir program olan BYE Talks’a, bu amaçla başladık. Aşağıda göreceğiniz bölüm, şahsen bana eğlence ve tutku olarak çok iyi gelmişti.

Boş Yapma’nın tam anlamıyla hayatın her alanına girdiğini hissettiren program da pandemi dönemine kısmet oldu. İlk bölümünü dinlerken çok heyecanlandığım, sonrasında tahmin bile edemeyeceğim bir noktaya ulaşan o müthiş içerik kanala geldi. Kobra Kobra, ekibinin muhteşem özverisi ve disipliniyle popüler kültürde yer alan bir içerik haline geldi. Özellikle Huysuz Virjin Özel bölümleri, tarihi anlara ev sahipliği yaptığımız hissiyatını oluşturdu. İki başyapıt, bu sayede dört gün arayla yayınlandı.

Futbol sayesinde tanıdığım Ali Can Kutlu, Boş Yapma’ya ilk adım attığında yalnızca konuk olarak gelmişti. Sonrasında çok iyi arkadaş ve beraber içerikler ürettiğimiz birisi oldu benim için. Boş Yapma’daki ilk programı Bu Ne Cüret de bu konuda ve sohbet kalitesiyle beni çok mutlu etmişti.

Ali Can’la bir içeriğe daha, biraz da tesadüfen imza attık. Filmaniac’tan tanıdığınız Sıla’nın da eşsiz katılımıyla Eurovision 101 programına giriştik. Bu yıl yapılamayan Eurovision’a özlemle başlayan bu program, muhabbet etmeyi çok sevdiğimiz bir alandaki boşluğumuzu doldurdu. Hobi olarak yapması çok keyifli. Ayrıca hep seveceğimiz işler ortaya çıkıyor. Kanalın en uzun podcasti de bu programa nasip oldu.

2020’de hayatın her alanından sohbetler dahil oldu kanalımıza. Az sayıda bölümüyle bile fark yaratan Sanat Sepet İşleri, yaz aylarında merakla beklediğim bir podcast haline gelmişti. Ayrıca kayıt arkası datalarıyla kurguda beni en çok güldürüp eğlendiren içeriklerden de biri oldu. O tarafını da çok severim. Burcu ve Sıla’nın da şahane performansları, kanalın unutulmazları arasına şimdiden girdi.

Yaz aylarında kafe ve barların açılmasıyla birlikte, dışarıda program yapma özelliğimizi tekrar aktif ettik. Erasmus Güncesi’nin ardından yeniden bir şeyler yapmak istediğim Çağla’yla tekrar buluştuk ve ortaya Duyuyorum Anlatamıyorum çıktı. Ülkede yaşadığımız sorunları mütemadiyen dillendirebileceğimiz alanımız, bizlere çok iyi geldi. Artık hem duyup hem anlatıyoruz.

Sporda da bambaşka alanlara yelken açtık. Muz Orta sayesinde tanıdığım Kaan ve geldiği her programa müthiş bir renk katan Ali Can’ın aylarca çalıştığı NFL programı fikri, Legion Of Boom olarak soluk buldu. Yiğit ve Alihan’ın da dahil olmasıyla birlikte, sivri topların haftalık değerlendirmesinin bilinen adreslerinden biri oldular. Podcast sayesinde tanıdığım iki iyi arkadaşımın yanına, muhabbeti güzel iki kişi daha eklendi. Onlar da iyi ki var.

2019’da Üçgen Hücum’la oturtamadığımız basketbol programı fikri, ayrı noktalardan gelen Kubilay ve Okan’la somut ve iyi bir programa dönüştü. The Painted Area, şahane bir NBA içeriği olma yolunda hızla ilerliyor.

Son haftalarda ise iki yeni içeriği daha sizlere sunma şansına eriştik. Kapı Önü’nden de bildiğiniz Bengü ve ben; yemelere içmelere doyamadığımız yerleri ve yemekleri hypelama programına giriştik. Gurmelik Denemeleri, ilk iki bölümünde müthiş reaksiyonlar aldı. O da mutlu bir 2021 için ilk umudu veren içeriklerden.

Son olarak mini podcast de artık hayatımıza dahil oldu. The Painted Area’dan Okan, spora dair hikayeler anlatmaya başladı. Sportif Nüanslar, yepyeni bir kulvarın ilk adımı niteliğinde.

2019’dan beri kanalda yer alan ve kanalın adeta demirbaşları olan içerikleri ise sona sakladım. Yan Sekme’yle ve Kağıt Bilet’le başladı bu yolculuk. Şu anda ise 412 bölüme ulaştı. Kanalın kapısını beraber araladığımız Ant’la üçüncü sezona başladık ve bu bizi çok duygulandırıyor. Abdullah ve Özcan da alt ligler klasiği niteliğinde bir içerik yapıyorlar. Muz Orta ise kanalın sembol içeriklerinden oldu. Tarık, Kaan ve ben; mahşerin üç atı olarak Süper Lig’e acımasız vuruşlar yapmaya devam ediyoruz.

Filmaniac’a ve Dinleyin Ulan Develer’e ise, teknik nedenlerden uzun bir ara vermek zorunda kaldık. Umarım onlarda da süper come backler yaparız.

Bir yılı dopdolu geçirdik sayenizde. Bol bol üreterek ve bu sayede iletişim yetilerimizi kaybetmeyerek. Sayenizde sosyalleştik kısaca. Boş Yapma Enstitüsü’ne emeği geçen tüm podcasterlara, konuklara, mekanlara, teknik destek verenlere ve tabii ki dinleyicilere çok teşekkür ederim. Konuşmayı çok seviyoruz, pek tabii sizler daha da çok sevdiriyorsunuz. Var olun!

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.