Kurmaca senaryolarda alışageldiğimiz “kahramanın yolculuğu” yapısı, belgesel olarak adlandırılan yapımlarda da pek çok kez karşımıza çıkmaktadır. Özellikle de spora dair anlatılan hikayelerde; bu yapının başarıyla işlediğini, onlarca örneğini izleyerek anlamamız mümkün. Bu gibi yapımlarda, hikayenin merkezindeki karakterin yükselişlerini ve düşüşlerini görürüz. Ama karakterin ulaştığı nokta bizlere katharsisi yaşatır ve finalde o karakterin edinimleriyle biz seyirciler de rahata ermiş oluruz.
Altı kişinin birden hikayesini anlatan The Class of ’92’da ise; kişilerin katharsisleri, bireysel olmak yerine takım olmanın gücüyle birlikte gelmektedir. Futbolun 90’lı ve 2000’li yıllarına damga vuran altı yıldızın ve onların var olma sebebi olan Manchester United’ın altın kuşağını gördüğümüz yapımda; takım olmanın kazanmaya giden en kesin yol olduğunu net bir şekilde idrak edebilmekteyiz. Oynadığı futbolun yanında yakışıklılığıyla ve sonrasında toplumda edindiği rolle öne çıkan David Beckham, takımın alt yapıdan gelen ve ekibin esas yıldızları olan Giggs-Scholes ikilisi, takımın emektar savunmacıları Gary ve Phil Neville kardeşler ve orta sahanın geçilmez oyuncusu Nicky Butt’ın kulüpteki süreçlerini anlatan yapım; futbola ve sporun her alanına dair somut ve pozitif fikirler vermektedir.
Manchester’da yaşadıkları derinlemesine incelenen 6 yıldızın yaşadıklarının merkezinde ise; bir ismin inancı ve istikrarlı yapılar kurma tecrübesi bulunmakta. Günümüzde dahi Manchester United denince akla gelen ilk isim olan Sir Alex Ferguson; genç yaşta takımda yer bulmaya çalışan bu isimleri birer yıldıza çeviren ilk karakter olarak ekrana yansır. Alt yapıdaki başarılı sistem kurulumuyla da bu güveni kazanan Sir Alex; başarının sürekliliği için attığı adımların tamamında istediğini elde eder. Bu sayede de Sir’in hayalindeki istikrarlı Manchester United efsanesi doğar. Bu yapının ne denli başarılı olduğunu ise; belgeselde verilen bilgilerle ve oyuncuların karakterlerine derinlemesine inildiğinde anlamaya başlarız.
ManU’ya uzun yıllar sonra şampiyonluk kazandıran ekip, tecrübeli isimlerin yanında yetişmeye başlar ve sonraki süreçte ana roller onların olur. Oyun anlayışlarını da kreatif yönden başarılı bir şekilde güncelledikleri görülen bu isimler; yaşanan her durumda takımın içerisindeki hiyeraşik yapıda tutunmayı başaracak ve bu sayede sürekli bir kariyer çizgisi yakalayacaklardır. Saha içinde yaptıkları hataları, saha dışında beğenilmeyen davranışları ve başarı baskısını elimine eden sistem; yıldızların doğmasını, büyümesini ve efsaneleşmesini sağlar. Bu sayede 92 sınıfı olarak adlandırılan 6 isim, kendilerinden beklenen kurtarıcı rollerini başarıyla üstlenmiş olurlar.

Belgeselin arşiv kullanımı ve oyuncuların günümüzdeki halleriyle harmanlanan yapısı; ManU’nun geçirdiği günleri ve günümüzde ulaştığı ihtişamı da başarılı bir biçimde resmediyor. Genç yaşlarda ve futbola dair çok az şey bilerek çıktıkları yolda, takımlarının ve ülkelerinin efsaneleri olan bu isimler; futbola adım attıkları Old Trafford’a 20 yıl sonra bir kez daha adım atarlar. Biri hariç diğer tüm isimler futbola veda etmiştir. Ancak çocuklukta elde ettikleri beraber başarma hissi ve bunun otomatikleşme durumu ise; 40’lı yaşlarına yaklaşmalarına rağmen yeniden hissedilir. Aynı neşeyi ve aynı oyun isteğini, pantolon ve gömlekle dahi gösteren Beckham, Scholes, Giggs, Neville Kardeşler ve Butt; kendilerinden sonra gelen yıldızların da hangi ruh halinde olduğunu ve ileride hangi biçimde düşüneceklerinin de önemli bir örneğini sunarlar.
Sir Alex Ferguson’ın oluşturduğu istikrarlı ve yenilmez konumundaki yapı; filmde bolca değinilen ve en önemli rollerden biri olarak görülür. Old Trafford’un çimlerindeki dev isimlerdeki takım ruhunun bozulmadığı o sekanslarda da, Sir’in verdiği özgüveni ve takım bilincini görürüz. Belgeselin yayınlanma tarihinden 8 yıl sonra; Cristiano Ronaldo transferinde de aynı bilinci hissederiz. Sir Alex Ferguson, Giggs, Scholes gibi yaşayan efsaneler; dönemlerinin son büyük starı olan Ronaldo’yu geri getirmek için yalnızca birkaç telefon konuşması yaparlar. Bu sayede istikrarın son temsilcisi de yenilenen ekibin içinde yer almayı kabul eder. Bu örnekle birlikte istikrarın ve karakter gelişiminin; kariyer ve hatta hayat boyu durmayacağını net bir şekilde anlarız. Başarıyla birlikte harmanlanan aidiyet, uzun yıllar geçtikçe kulübün kültürünün oluşmasına yol açmıştır. Bu sayede de yıllar geçmesine rağmen, oyuncudaki aidiyet ve güven hissi uyanır.
Ronaldo’nun dönüşüyle yeniden eski günlerini hatırlayan Manchester United’ın hikayesi; 92 sınıfındaki katharisle bitmedi. Manchester’a bir ömür hizmet eden isimlerin de öyle. Ancak tarihin en güzel katharsislerini taraftarlarına yaşatan 92 sınıfı; yenilerinin de yaşanması adına etkilerini her zaman hissettirmekte. Old Trafford’un çimlerindeki 6 kişi de, verdikleri bu hissiyatın kıymetini çok iyi bilmekte.
Bu yazı, Deplase Dergi’nin Ekim 2021 sayısında yayımlanmıştır.