Müzmin öğrenci Muttalip’in hayatında ilk defa plan yaparak yaşadığı günün tam ortasındayız. Yirmi beş yılını gelişigüzel yaşamış Muttalip, hayatının en önemli gününün gelişigüzel olamayacak kadar mühim olduğunun farkındadır. Oturduğu çay bahçesinin gördüğü bol güneşli manzaraya bakarak sigara yakmak ister. Fakat ne sigarası vardır ne de çakmağı. Aslında hiçbir zaman sigara içmemişti o. Kendi tahribatını hızlandırma girişimi olarak başlayabilirdi ama. Bugünden sonra hayatındaki her şey tepetaklak olabilirdi çünkü. Yirmi beş yıl sigara içmedi de eline ne geçti? Koca bir hiç.
Yan masadaki Samsunperver ihtiyardan bir 216 dalı alır. Ateşiyle birlikte tabii. Ciğerinin kömürlü tren gibi sesler çıkarmaya başladığını fark eder. Fakat sigarasına devam eder. Belki de böylesi makbuldü sigara içmenin. İlk defa tecrübe ettiği bir şeyin sonuçlarını gayet tabii bilmiyordu Muttalip. Çay bahçesinde bekleme vaziyetini alalı bir saat olmuştu. Hayatının en önemli günü olarak addettiği günün sıradan bir güne dönüşmesi; amaçsızlığına fazlasıyla amaçsızlık katacağından, ekilme ihtimalini göz ardı ediyordu. En güzel t-shirt’ünü giymişti. En düzgün pantolonu ve on beş gün önce altı taksitle alınmış olan spor ayakkabıları da t-shirt’le yakışıksız bir kombin oluşturuyordu. Yakışıp yakışmama meselesini düşünememişti çünkü. Onun için yeni olması yeterliydi güzel durması için. Telefonunu kurcalamaya başlar. Nuran’dan gelen mesajları kontrol eder. Saat 15.00’te çay bahçesine geleceğini söylemişti. Fakat saat 16.15’ti ve hâlâ bekliyordu Nuran’ı.
16.24’te Nuran’dan mesaj gelir. “Birazdan orada olacağız.” Muttalip, olmanın çoğul hâlinde kullanılmasına anlamlar yüklemeye çalışıyordu. Çünkü Nuran’a önemli bir konu konuşacağını söylemişti. Bunu anlamış olmalıydı. Niye fiillere gereksiz çoğulluklar katıyordu ki? Acaba salak siyasetçiler gibi ‘Biz!’ demeyi mi seviyordu bu kız? Böyle bir hitap şekli kullanmayı tercih ediyorsa zaten önemli bir ânı hak etmemiştir ki. Salaklığın lüzumu yok.
16.32’de Nuran çay bahçesine ayak basar. Fakat yanında Ayberk ismi verilen bir şey vardı. Muttalip ona insan gözüyle bakmıyordu. Onun gözünde Ayberk sadece bir nesne olabilirdi. Şifonyer gibi bir şey. Nuran ve Ayberk, kısa bir tokalaşmanın ardından Muttalip’in oturduğu masaya otururlar. Aslında Ayberk de Muttalip’in arkadaşıdır. Muttalip onu insandan saymayı, beş yaşında bir çocuğun balonunu ona dil çıkardığı için sigarayla patlattığında bırakmıştı ve Muttalip hâlâ da bu kararının arkasında. Nuran ve Ayberk’in fazla yakın olduğunu düşünür Muttalip. Fakat sonrasında dünyanın en güzel Nuran’ıyla bir şifonyerin sevgili olma ihtimalini düşük gördü ve kısa bir kekeleme sürecinin ardından konuşma rutinine döndü.
Bir Marlboroperver olan Ayberk’ten utana sıkıla bir sigara ister ve onu yavaşça içmeye başlar. Nuran’ın konuşmaları iki tarafa da gayet sıcak bir tonda ilerler. Bu durumun verdiği cesaretle Muttalip plan olarak adlandırdığı konuşmasına konsantre olmaya başlar. “Seni tahmin edemeyeceğin kadar çok seviyorum Nuran” diyecekti ve karşılığında “Sebebini bilmiyorum ama ben de seni Muttalip!” cevabını alacaktı. Ayberk’in çişe gitmesini sabırla bekledi. Saat başı en az beş kez işeyen Wcşinas Ayberk, burada tam kırk beş dakika tuvalete gitmeden muhabbetin içinde kaldı. Nuran’a gösterdiği yakınlık da şerefsizliğine şerefsizlik kattı Muttalip’in gözünde. Ayberk tuvalete gidebilmek için uzun bir yol kat etmeye başlar. Bu sırada Nuran ve Muttalip arasında uzun bir es olur. Ayberk dönene kadar bu es devam eder ve muhabbet aynı yönde seyretmeye devam eder.
Muttalip’in en önemli günü; Ayberk’e, Samsun 216’ya ve kendisine kurban gitmiştir. Metrobüste mistik güçleri sayesinde oturarak giderken bunları düşünmeye çok zamanı olur Muttalip’in. Planlar yapmak onun harcı değildi ki. Hayatı zaten berbattı. Beylikdüzü’nde yaşıyordu bir kere. O gücünü rastgele durumlardan almalıydı. Mesele aslında Nuran da değildi sanki. Daha başka bir şeydi. Fakat meselenin özünü bulacak kadar zeki olmadığını fark eden Muttalip, metrobüsün camına kafasını yaslar ve uyumaya başlar. Artık cebinde bir çakmak ve Samsun 216 vardır.