Merhaba,
Ben Boş Yapma’nın hasbelkader kurucusu olan Müjdat Çetin. Sitenin ilk blog yazısını ben karalamak istedim. Ali Can’ın tabiriyle “Boss” olarak da bu hakkı kendimde buldum. Ve oturdum klavyenin başına.
Boş Yapma Enstitüsü, kurulduğu günden bugüne kendi değişimimin tarihiyle de paralel ilerliyor. İlk başladığımız zamanlarda; kafası çok karışık, hayatın içerisinde bir oraya bir buraya savrulan birisiymişim. Bunu şu anki ben fark ediyor maalesef. O zamanki ben; hedefleri çok net, aşırı önyargılı ve düşündüğü her şeyden %100 emin olan birisiydim. Kötülediği olguların tamamı gibi yani.
Boş Yapma’da birden fazla program yayınlanmaya başlandığında ise, hayatı hakkında panik yapmaya başlamış ve yine aslında hiç olmayacak hedeflerin peşinden koşan biriydim. Kendi karakterimin tamamen dışında ve ebeveyn baskısından beter bir iç baskıyla. Sonrasında transforme olacak bu düşüncelerin yanlış olduğunu, o zaman da biliyordum belki içten içe. Ama kendime itiraf edemiyordum. Boş Yapma konusunda da aşırı panik ve planlamadan yoksun bir şekilde ilerleniyordu o dönem. Her şey gereksizce akışına bırakılmış, ancak en titiz podcasterın kendim olduğunu sanarak. Bu süreç böyle uzun uzadıya devam etti ve bir anda pandemi gündemimizin tam ortasına düştü.
Bir anda evlere kapanıldı, planlar ertelendi. O dönem içine kapıldığım hedefler silsilesi de fiziksel olarak ertelenmişti. Evde ilerleyen bu sürecin sonunda ise bu hedeflerin beni hiçbir yere götürmeyeceğini fark etmeye başladım. Kendi karakterimin rayına yeniden döndüğümü hissettim. Nil Karaibrahimgil – Koza aforizması gibi düşünmeyin. Fazla yalnız kalınca çok vakti oluyor insanın. O dönem her gün podcast yapıyorduk ve elimizde bir haftalık stoklar birikiyordu. Bir yandan hummalı bir biçimde çalışırken, bir yandan da hayatımın yönünün çatır çatır değiştiğini hissediyordum. Bu sürecin sonunda yine Boş Yapma ile paralel gittik. Ve her şey çok güzel olma yoluna girdi.
Şahsi olarak yıllardır yapmaya çalıştığım yazı yazmaya, uzun süre sonra meslek olarak geri döndüm. Aynı gün içerisinde, iç baskım ortadan kalktı. Kendiliğinden bir anda gidiverdi. Programlar da aynı zamanda rayına oturdu ve “düzenli yayın yapan podcast” hüviyetine kavuştuk. Bu durum beni bolca yorsa da, bir yandan epey de mutlu ediyordu. Yaz aylarını hunharca bir yoğunlukla geçirmeme neden olan bu süreç; kanalın kuruluşunda düşlediğim ve o zamanki tecrübesizliklerle birlikte, kendi hedef koyamayış problemim nedeniyle yapamadıklarımı, podcast sayesinde edindiğim yepyeni insanlarla birlikte yaptığımızı hissettim.
Ben de hayatımda hep çeşitlilikten, eğlenceden, arkadaş sohbetinden ve doğru bildiğimi söylemekten yana oldum. Zikren olmasa bile fikren hep böyleydi. Ancak şu anda hissettiğim özgürlük duygusunu, kanalın her zerresinde de hissediyorum. Bunu çok seviyorum. Çeşitliliği esas almış, ne olursa olsun eğlenmeden duramayan ve yalnızca bildiğini söyleyen insanlarla toplanmış olduk burada.
Son zamanlarda ise, kendi hedeflerimin ve kanalın hedeflerinin de paralel gittiğini düşünerek bu yazının başına oturdum aslında. Bu durum beni çok ama çok mutlu ediyor. Web sitesi fikri kısa sürede gelişti ve harekete geçti. Birden fazla üretim alanının olduğu bir platform olma hedefiyle kuruldu. Boş Yapma Enstitüsü’nün podcast ağıyla birlikte, bir üretim ağı olmasının ilk adımı da böylece atılmış oldu.
Ben ise, yeniliklerin başlangıcındaki o sancıları çekmekteyim. Ancak bu sancılar çok ama çok güzel sancılar. Büyüyerek, birleşerek ve üreterek geçecek sancılar bunlar. Kişisel tarihimin yepyeni sayfası açılmış oldu. Bu sefer bizzat kendim koyduğum hedeflerim gerçekleşirse; en güzel sayfalar bu süreçte açılacak. Eğlenceyle, çeşitlilikle ve anlatmakla açılacak bu sayfalar; umarım sizlere de mükemmel içerikler olarak yansır. Yazının ortasına, değişimlerimin fon müziğini attım. Onu da bi’ çalarsınız artık.